Ana içeriğe atla

9, ÜMİT ÜNAL, 2002


   


ÖNYARGILARIN EGO'YLA DÜELLOSU


     Ümit Ünal'ın yaklaşık 10 yılda bitirebildiği üçlemenin ilk filmi olan "9" Türkiye sineması açısından çok değerli bir film. Üçlemenin diğer filmleri olan "Ara" ve "Nar" gibi "9" da neredeyse tamamen tek mekanda geçiyor. Sadece sorgu aralarında Firuz'un kamerasıyla çekilmiş mahalle ve Kirpi'nin fotoğrafları giriyor. Ama o görüntüler de rastgele değiller, filmin çözüm noktasında çok önemli role sahipler.

     "9", 6 kişiyi ilgilendiren bir cinayetin karakoldaki sorgu odasında mahalle sakinlerinin ifadelerinin alınışını ve bunu yaparken mahallenin bütün tarihini, oradan hareketle bir Türkiye panaromasını, insanlar arasındaki gizli kalmış gerçekleri, saklanmış cinsel kimlikleri, gençlik yıllarında kalmış gizli romantik süreçleri, dini inançları, yabancılık kavramını, ,ideolojiyi ve inançsızlığı sorguluyor. Filmdeki karakterler birbirilerini sorguladıkça bütün bu kavramlar elekten birer birer geçiyor.

     Film karakterlerin yalancı tutumlarıyla başlıyor. Başta herkes cinayetle ilgisiz olduğunu belirtiyor ve seyirciyi ikna edecek doneler öne sürüyor. Fakat sorgulama devam ettikçe Firuz, Salim, Saliha, Tunç, Kaya ve Amerikalı arasında yeni gerçekler ortaya çıkıyor ve cinayetin senaryosu yeniden yazılmaya başlanıyor. Tam da bu noktada yönetmen seyirciyi de sorguluyor. Seyirciye, "Sanıkların ilk anlattıklarına inandınız ama bakın yalan söylüyorlar" diyor sanki. Ümit Ünal Kirpi'yi kimin öldürdüğünü bir dedektif edasıyla bulmaya çalışırken seyirci de kuşkularını sorgulamaya ve değiştirmeye başlıyor. Sırasıyla bütün sanıklardan kuşkulanıyor. Mahallenin en delikanlı tiplemesi olan Tunç bu karakterler arasında başı çekiyor. Seyircinin ondan şüphelenmesi için bir sürü sebep görünüyor. Bir diğer sanık Saliha da Tunç'a verip veriştirince onun cinayeti işlemiş olabileceği fikri giderek filme hakim olmaya başlıyor. Yönetmen tam da bu noktada Tunç'la ilgili oluşan önyargıları sorguluyor ve ona haksızlık ediliyor olunabileceğini gösteriyor. Birini suçlamak için bu kadar bilgi yeter mi sorusunu soruyor ve seyirciye şüphelerini yeniden gözden geçirin diyor. 


     Saliha'nın herkese ağır suçlamalarda bulunması ve kimseyi beğenmemesinin de yarattığı etkiyle suçlanan her karakter inandırıcı olmaya başlıyor. Saliha bir tek kendisine  ve oğlu Kaya'ya yönelik yapıcı konuşuyor. Saliha bu noktada filmin egosu, vicdanı, sağduyusu oluyor sanki. Sırasıyla bütün karakterler Saliha'nın iddialarından payını alıyor. Her biri için öyle gerçekçi kanıtlar sunuluyor ki inandırıcı geliyor. Biraz bu noktada durup bu davranışın altını doldurmak lazım. Tam da bu noktada filmin adının neden "9" olduğuna bakalım. Karakterlerin sorgulandıkları odanın kapı numarası "6" ama çivilerden birinin çıkması yüzünden numara ters dönüp "9" şeklini almış.İşte filmin özü de burada gizli sanırım. Bir şeyin tersi düzü, önü arkası neyin nasıl görüldüğü edimleri belirliyor. Birine veya bir gerçeğe fazla iredelemeden inanılırsa sağlıksız sonuçlar doğurabilir. Temelsiz ve eğreti bir yapıya benzeyen bu gerçekler, bir başka gerçeğin rüzgarıyla yıkılabilir. Neden sonuç ilişkisi kurarak ilerlemek edinilen bilgileri sağlamlaştırıyor. 


     Filmdeki karakterlerin birbirilerini suçlarken öne sürdükleri gerekçelere bakılınca ne kadar asılsız, kışkırtıcı ve nefret yaratacak sonuçlar doğurduğu görülüyor. Örneğin Salim'e yönelik suçlamaların temelinde onun inançsız, kominist olması ve tek başına kimseye karışmadan yaşayıp gidiyor olması var. Amerikalıya yönelik suçlamalarda onun köpekleriyle beraber tek başına bir kulübede yaşıyor olması, Amerika'da kazandığı paraları kısa zamanda bitirip sokaklara düşmesi, zihinsel dengesini biraz yitirmiş olması ve öldürülen Kirpi'yle çok sık görüşmesi gibi gerekçeler gösteriliyor. Aynı şekilde diğer karakterle de aynı asılsız ve kaba gerekçelerle seyirciyi inandıran yönetmen önyargıların ne kadar zedeleyici olabileceğini gösteriyor. İnsanların yaşam tarzlarına, tercihlerine, ideolojilerine ve inançlarına karşı nasıl tahammülsüz bir yapı olduğunu sert bir dille gösteriyor. 

    Filmin başında birbirileriyle ilgili olumlu ifadeler kullanan bu mahalle sakinleri filmin sonuna gelindiğinde artık birbirilerinin yüzüne bakamaz hale gelmiş oluyor. Çünkü bütün gerçekler ortaya çıkıyor. Yönetmenin deyimiyle "Bastırılanın geri dönüşü"dür bu tam olarak. 

     "9" üçleme içinde önemli bir yerde duruyor. 


     ali reza dürü

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Bence 9, değeri bilinmemiş önemli bir Ümit Ünal filmi.
Ali Rıza DURU dedi ki…
Haklısınız, ben de çok geç izledim (film çekildikten yaklaşık 10 yıl sonra). Ama izleyip de paylaşmak da çok önemli.
Adsız dedi ki…
Yazınız güzel olmuş, elinize sağlık. Ben de çok beğendim filmi. Cezmi Baskın'a bir kez daha hayran oldum. Adam çok iyi oynuyor.
Fuat Çakmak
yasin dedi ki…
Açıkçası en filmi bu bence diğerleri çok zayıf kalmış.
nar veya gölgesizler, anlat istanbul gibi filmleri çok da başarılı olamamış filmler.

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÜYÜK ‘BALIK’ KÜÇÜK ‘BALIĞI’ YUTAR - Ali Rıza DÜRÜ

BALIK(2013) – DERVİŞ ZAİM Ali Rıza DÜRÜ Derviş Zaim’in Devir(2012) filmiyle başladığı üçlemenin ikinci filmi Balık filmi izleyiciyle bir süre önce buluştu. Üçlemenin son filmi olan Kıtmir’in ise yapım hazırlıkları devam ediyor. Türkiye sinemasının autor yönetmenlerinden olan Zaim her zaman kendi anlayışına has sinematografisiyle farkını ortaya koyuyor. İlk çektiği film olan Tabutta Rövaşata(1996) filminden bu yana beğeni kazanarak devam eden Zaim her zaman insanı ve doğayı merkeze almaya özen gösteriyor. Devir filmiyle ilgili daha önceden detaylı bir yazı kaleme almıştım. Doğanın kendi içindeki döngüsü, hayvanlar ve insanların yaşantıları ve bu yaşantılara insan eliyle yapılan müdahalelerin sonuçlarına ilişkin bir film olarak dikkat çeken film pek ses getirmemişti ama içinde tartışılacak oldukça önemli başlıklar vardı. Zaim sinemasının içinde türü itibariyle belgesele yakın olduğu için ayrı bir yerde duran Devir kimisini memnun etmiş kimi izleyiciyi de hayal kırıklığın

Birkaç Psikodrama Filmi

http://www.e-hayalet.net/  sitesinden alıntılanmıştır. 1. Mavi Kadife Kategori:  Psikodrama Jeffrey Beaumont (Kyle MacLachlan) babasının neredeyse ölümcül bir felç geçirmesinden sonra kolejden evine döner. Hastaneden evine doğru yol aldığı sırada boş bir arazide içinde kesik bir kulak bulunan kâğıt bir çanta bulur. 10.0 ( 1 ) 2. Tiksinti Kategori:  Psikodrama Bir güzellik salonunda çalışan Carole, oldukça içine kapanık genç bir kadındır. Bastırılmış cinselliğin çoğu zaman erkek düşmanlığı ve cinsiyetsizlik noktasına vardığı Carole'da ciddi iletişim sorunları mevcuttur. 10.0 ( 1 ) 3. İhtiras Tramvayı Kategori:  Psikodrama Tennessee Williams'ın oyunundan uyarlanan film, Brando dışındaki üç oyuncuya Oscar kazandırmış, 7 dalda da bu ödüle aday olmuştu. 10.0 ( 1 ) 4. Taksi Şoförü Kategori:  Psikodrama Taksi şöförü olarak çalışmakta olan Travis yaşadığı sıkıntılardan iyice bunalmış ve

DUVARA KARŞI, FATİH AKIN, 2005

EMEK EREZ Duvara Karşı: Kimlik, Göç ve Kadın Giriş                         Fatih Akın’ın ustalık dönemi eseri olarak tanımlanan 2004 yapımı “Duvara Karşı” filmi Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailelerin çocuklarının yaşadıkları kimlik bunalımını yansıtan bir filmdir. Yapım, daha önceki dönemlerde yapılan göçmen filmlerinin aksine “marjinal” olarak adlandırabileceğimiz karakterler üzerinden göçmen kimliğinin melezleşmesine ve yaşanan gerilimli çelişkiye işaret ediyor. Film,  Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailenin psikolojik sorunları olan kızı Sibel’in hem ailesiyle yaşadığı kuşak çatışmasından kurtulmak hem de kendi bireysel özgürlüğüne kavuşmak amacıyla, rehabilitasyon merkezinde karşılaştığı Cahit’le yaptığı kurgusal bir evlilikle başlıyor. Eşinin ölümünden sonra yaşamayı bırakmış, bütün kimliklerini ‘reddeden’ Cahit ile Sibel’in evlilik oyunu zaman içinde aşka dönüşüyor ve bu dönüşüm Cahit’in Sibel’i kıskanması sonucunda işlediği cinayetle daha da karışık bir