Ana içeriğe atla

ŞATO (DAS SCHLOSS), MİCHAEL HANEKE, 1997

               


ORGANİZASYONUN OLAĞAN SOĞUKLUĞU


    Haneke'nin rahatsız edici konuları önümüze sermesine alışığız. Her filminde kendi deyimiyle "Duygusal Buzlaşma" yaşayan karakterlerle bizi tanıştıran yönetmen bu defa bir Kafka uyarlamasıyla karşımıza çıkıyor. İlk defa bir Kafka uyarlaması izlemiş oldum böylece. (Bir de Orson Welles'in Dava uyarlamasını izlemek lazım) Daha önce izlediğim Kurdun Günü, Ölümcül Oyunlar, Saklı, Beyaz Bant filmlerinde hep huzursuz olmuş ve karakterlerin soğuk ve mesafeli davranışlarının karşısında kime kızacağımı bilemeden koltuğuma gömülmüştüm. Özellikle de Ölümcül Oyunlar'da şiddetin bir oyun gibi algılanmasının yarattığı korkunç huzursuzluğu unutmak zor. 

     Bay K.'nın kadastrocu olarak geldiği kasabada karşılaştığı bürokratik sorunları anlatan Şato'da durum biraz daha farklı. Özellikle de şiddet temasına alışık olmamızdan ötürü Şato'dan da beklentilerim de bu yöndeydi. Fakat burda durumlar biraz farklı. Aynı rahatsızlığı ve duygusal küntlüğü hissettirse de hiçbir şekilde fiziksel şiddete rastlamıyoruz. Bay K.'nın işini yapabilmek için gösterdiği çabalar  sonucunda Şato yetkililerinden kimseye ulaşamaması, filmdeki deyimle "organizasyondaki" mükemmeliyete rağmen bireye olan uzaklığı, araya bir sürü insanın girmesine rağmen en fazla bir sekreter yardımcısına kadar ulaşması oldukça rahatsız edici.  Bu noktada Haneke'nin tarzı ortaya çıkıyor belki de, Şato bir canlı organizasyonu ama onu bilen gören yok, kimse yukarıya ulaşamıyor, ama Şato istediği anda herkese kolaylıkla ulaşabiliyor, yani bir anlamda "organizasyonun " birey üzerindeki psikolojik şiddetini görüyoruz bir anlamda. Birey bu sistemin en alt seviyesinde bulunuyor ve yukarıyı etkileyemiyor. 

     Bay K. kendisine yatacak bir yer ve rahatlıkla yapacağı kadastroculuk işini ister ama çok temel ihtiyaçlardan sayılacak olan bu isteklerine kavuşamaz. Filmin başında barınma sorunuyla başlayıp yine filmin sonunda barınma sorununa işaret etmesi de organizasyonun varlık sebeplerine yönelik  belirli bir fikir veriyor. Fakat Bay K. diğer her şey gibi bu konuda da herhangi bir muhatap ve çözüm bulamaz. Ayrıca filmin tamamen kış mevsiminde geçmesi ve baharın bir türlü gelmeyişi de organizasyona dair bir eleştiri gibi görünüyor. Barda Bay K. Pepi'ye "Bahar ne zaman gelecek?" diye sorduğunda Pepi: "Daha kış." yanıtını verir. Sanırım bahar hiç gelmeyecektir.

      Şato'yu Haneke'nin izlediğim diğer filmlerinden ayırıyorum. Açıkçası biraz hayal kırıklığına da uğradım. Beklentilerimi karşılayamadığını düşündüm. Atmosfer yaratmada başarılı olsa bile kendi tarzının dışına çıktığını ve izleyici beklentisini boşa çıkardığını görüyorum.




    FİLMOGRAFİ


      ali reza dürü

Yorumlar

cafer dedi ki…
Bütün Haneke filmlerini izledim. Ama Amour (aşk) 'ı çok merak ediyorum.

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÜYÜK ‘BALIK’ KÜÇÜK ‘BALIĞI’ YUTAR - Ali Rıza DÜRÜ

BALIK(2013) – DERVİŞ ZAİM Ali Rıza DÜRÜ Derviş Zaim’in Devir(2012) filmiyle başladığı üçlemenin ikinci filmi Balık filmi izleyiciyle bir süre önce buluştu. Üçlemenin son filmi olan Kıtmir’in ise yapım hazırlıkları devam ediyor. Türkiye sinemasının autor yönetmenlerinden olan Zaim her zaman kendi anlayışına has sinematografisiyle farkını ortaya koyuyor. İlk çektiği film olan Tabutta Rövaşata(1996) filminden bu yana beğeni kazanarak devam eden Zaim her zaman insanı ve doğayı merkeze almaya özen gösteriyor. Devir filmiyle ilgili daha önceden detaylı bir yazı kaleme almıştım. Doğanın kendi içindeki döngüsü, hayvanlar ve insanların yaşantıları ve bu yaşantılara insan eliyle yapılan müdahalelerin sonuçlarına ilişkin bir film olarak dikkat çeken film pek ses getirmemişti ama içinde tartışılacak oldukça önemli başlıklar vardı. Zaim sinemasının içinde türü itibariyle belgesele yakın olduğu için ayrı bir yerde duran Devir kimisini memnun etmiş kimi izleyiciyi de hayal kırıklığın

Birkaç Psikodrama Filmi

http://www.e-hayalet.net/  sitesinden alıntılanmıştır. 1. Mavi Kadife Kategori:  Psikodrama Jeffrey Beaumont (Kyle MacLachlan) babasının neredeyse ölümcül bir felç geçirmesinden sonra kolejden evine döner. Hastaneden evine doğru yol aldığı sırada boş bir arazide içinde kesik bir kulak bulunan kâğıt bir çanta bulur. 10.0 ( 1 ) 2. Tiksinti Kategori:  Psikodrama Bir güzellik salonunda çalışan Carole, oldukça içine kapanık genç bir kadındır. Bastırılmış cinselliğin çoğu zaman erkek düşmanlığı ve cinsiyetsizlik noktasına vardığı Carole'da ciddi iletişim sorunları mevcuttur. 10.0 ( 1 ) 3. İhtiras Tramvayı Kategori:  Psikodrama Tennessee Williams'ın oyunundan uyarlanan film, Brando dışındaki üç oyuncuya Oscar kazandırmış, 7 dalda da bu ödüle aday olmuştu. 10.0 ( 1 ) 4. Taksi Şoförü Kategori:  Psikodrama Taksi şöförü olarak çalışmakta olan Travis yaşadığı sıkıntılardan iyice bunalmış ve

DUVARA KARŞI, FATİH AKIN, 2005

EMEK EREZ Duvara Karşı: Kimlik, Göç ve Kadın Giriş                         Fatih Akın’ın ustalık dönemi eseri olarak tanımlanan 2004 yapımı “Duvara Karşı” filmi Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailelerin çocuklarının yaşadıkları kimlik bunalımını yansıtan bir filmdir. Yapım, daha önceki dönemlerde yapılan göçmen filmlerinin aksine “marjinal” olarak adlandırabileceğimiz karakterler üzerinden göçmen kimliğinin melezleşmesine ve yaşanan gerilimli çelişkiye işaret ediyor. Film,  Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailenin psikolojik sorunları olan kızı Sibel’in hem ailesiyle yaşadığı kuşak çatışmasından kurtulmak hem de kendi bireysel özgürlüğüne kavuşmak amacıyla, rehabilitasyon merkezinde karşılaştığı Cahit’le yaptığı kurgusal bir evlilikle başlıyor. Eşinin ölümünden sonra yaşamayı bırakmış, bütün kimliklerini ‘reddeden’ Cahit ile Sibel’in evlilik oyunu zaman içinde aşka dönüşüyor ve bu dönüşüm Cahit’in Sibel’i kıskanması sonucunda işlediği cinayetle daha da karışık bir