Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

JİN: KALINAMAYAN DAĞLAR VARILAMAYAN KENTLER - Ali Rıza DÜRÜ

Jin, Reha Erdem,2013        Reha Erdem Sinemasına Kısa Bir Bakış       Reha Erdem'in 'Beş Vakit' filmiyle başlayan varoluşçuluk, büyüme, ergenlik, ayrıksı olana meyil ve farklı olanı anlama yönelimi giderek olgunlaşıyor. Daha ziyade kadın karakterler üzerinden hikaye anlatıcılığını tercih eden Erdem, kadınların olaylara nasıl tepkiler verdiğini daha çok merak ettiğini ve onların gözünden bakabilmeyi daha çok sevdiğini ifade ediyor. Beş Vakit filminde ergenlik öncesi süreçleri görülen karakterin, Hayat Var filminde ergenliğin içindeki davranışlarını ve Jin filminde ise ergenliğin son yıllarını ve büyümenin hikayesini izleyici karşısına çıkıyor.       Jin, müzik seçimleri, ses efektleri, görüntü yönetimi, mekan seçimi ve oyuncu yönetimiyle birlikte ele alındığında gerçek bir 'masal'. Mekan olarak dağlar, ovalar, kayalar, mağaralar, yüksek dağ köyleri, dereler, dik yamaçlar, ormanlar, ağaç tepeleri, oyuklar, obruklar, ayı inleri gibi tamamen doğal mek

RÜZGARLAR: SESLERİ GÖRMEK - Ali Rıza Dürü

Rüzgarlar, Selim Evci, 2012 11'e 10 Kala ve Babamın Sesi filmlerinden gördüğümüz sesleri kaydetmek teması Rüzgarlar'da bir defa daha karşımıza çıkıyor. Biçimsel olarak güzel parantezler açan bu tekniği anlaşılan sinemada daha da göreceğiz. Gökçeada'ya ses toplamak için giden Murat adanın dinginliği, sessizliği, telaşsızlığı, zamanın başka bir formunu görür ve kendini adaya ait hissetmeye başlar. Sesleri kaydetmeye başladıkça adanın tarihine de tanıklık etmeye başlar. Geçmişten gelen ses kayıtlarının tarihi ortaya çıkarması izleyici için yeni bir durum değil tabi ama dedim ya biçimsel açıdan zengin bir teknik. Madam Styliani ile tanışıklığı da ses kayıtları esnasında olur ve Madam Styliani Murat'a bütün bir ada tarihini anlatmaya başlar. Kayıtlarda muhafaza edilecek olan bu kayıtlar çok sonradan da filmin süreçlerini belirleyecektir. Madam Styliani öldükten sonra adaya gelen torunu Eleni de aslında yıllardır uğramadığı adanın bambaşka bir yönünü görmüş o

MOEBİUS-LİBİDONUN SESSİZ MANİFESTOSU - Ali Rıza DÜRÜ

MOEBİUS- KİM Kİ-DUK, 2013 Ali Reza DÜRÜ                 Kim Ki-Duk Kore sinemasının en çılgın yönetmeni olarak başladığı sinema serüvenine dünya çapında çılgınlıkları ve cesurluğuyla devam ediyor. Gösterime gireceği zaman yoğun cinsel ve şiddet unsurları sebebiyle tepki alan ve kısmi gösterim hakkı bulan film, Filmekimi 2013 sayesinde Türkiye’de izleyicilerle buluştu. Biletleri ilk günden tükenmesine rağmen belki boş bir koltuk bulunur umuduyla caddelere taşan sinemaseverlerin oluşturduğu kalabalık da görülmeye değerdi üstelik.                 Yönetmenin filmografisinde cinsellik, şiddet ve duygusuzluk, mekansızlık, acı, ikame etme temalarını bolca izliyoruz. ‘Acı’ filminde aile kavramına vurgu yapmış ve aileyi reddeden tavrı simgeleştirmişti. Yönetmenin bir diğer öne çıkan teması ise “kısasa kısas” vurgusu, her şey doğadaki benzeriyle yer değiştirirse dengeler oturur ve belki de o zaman empati kurmak mümkün olur.

Sen Aydınlatırsın Geceyi: ASLINDA HİÇ OLMAYAN OLMUŞLUKLAR - Ali Rıza DÜRÜ

Sen Aydınlatırsın Geceyi, Onur Ünlü, 2013 Başka Sinema Kapsamında Kasım Ayı boyunca Beyoğlu Sinemasında gösterimi yapılacak olan filmlerden biri de Onur Ünlü imzalı  Sen Aydınlatırsın Geceyi. Hiçbir sinemada vizyona girme şansı bulamayan film pek çok festivalden önemli ödüller aldı. Alternatif dağıtım modellerinin geliştirilmesi konusunun tartışılmasını da sağlayan film şu anda tam olarak alternatif bir modelle izleyiciyle buluşuyor. FilmEkimi'nde gösterildiği 3 ayrı salonda da hiç bilet kalmamıştı. Bu sebeple kaçıran izleyiciler Başka Sinema düzenlemesi sayesinde rahat rahat izleyebildiler.  Sen Aydınlatırsın Geceyi Türkiye sinemasında çok başka bir kategoride değerlendirilebilecek bir film. Yönetmenin daha önceki filmlerini de hesaba katacak olursak bu son filminde kendi tarzı itibariyle oldukça yol kat ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Tam anlamıyla fantastik bir türün öncüsü olma yolunda ilerliyor yönetmen. Duvarlardan geçme özelliğine sahip olan anksiyeteli Cema

Frances Ha: KAYBEDEN DANSÇININ HİKAYESİ - Ali Rıza DÜRÜ

Frances Ha, Noah BaumBach, 2012 Daha önce İf İstanbul ve Altın Koza kapsamında ülkemizde gösterimi yapılan film "Başka Sinema " kapsamında tekrar izleyici karşısına çıktı. Beyoğlu Sinemasının bu yeni projesi kapsamında ay boyunca seçilen filmler çok defa gösterilerek herkesin izlemesine olanak sağlıyor. Kısıtlı vizyon sürelerinin getirdiği alışkanlıklara da bir eleştiri getirmiş oluyor bu durum.  Frances, 27 yalında amatör bir dansçı olarak yaşamını sürdürmeye çalışır. Arkadaşlarından yaşça büyüktür, ailesinden ayrı yaşar, sevgilisinden ayrıldıktan sonra bir türlü yeni birini bulmaz. İşler yolunda gitmez, dansla ilgili kurduğu hayaller genel anlamda ters gider, insanlara yalanlar söyleyerek kendini ayakta tutmaya çalışan Frances, tam bir tutunma çabası içindedir. Ama gerçek anlamda hayatı zordur. Çevresindeki herkes kendisine tutturduğu yolda istikrarla devam ederken, Frances bunu başaramaz. O hiçbir zaman yıldızlaşamayacak bir dansçıdır. Bir çok filmde bir dan